+90 (312) 443 00 09   info@impogroup.com

Anasayfa     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     YERBİLİMLERİ     Yerbilimleri 15 Aralık 2016

Yerbilimleri

Mühendislik jeolojisi, Jeofizik uygulamalar, Hidrojeoloji, Kaya ve/veya Zemin mekaniğine ait deneylerin birlikte kullanıldığı bilimsel çalışmaların bütünü Jeoteknik kapsamın içindedir.

Projelendirilecek bir mühendislik yapısının inşa öncesi zemin-yapı ilişkisini irdelemek amacıyla bu çalışmaların belli bir sıra içerisinde uygun yöntemler kullanılarak tatbik edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca yeni imara açılacak sahaların, heyelan ve yamaç düşmesi riski olan bölgelerin veya sıvılaşma potansiyeli bulunan zeminlerin irdelenmesi ve çalışmalar sonucunda yapılaşmalara yön verilmesi jeoteknik çalışmaların sonucunda mümkün olmaktadır.

 

Firmamız Su Sondajı, Su Aramaları, Zemin Etüdü başta olmak üzere Jeofizik ve Jeoloji mühendislik bilimleriyle ilgili birçok alanda kurum, kuruluş ve şahıslara sondaj ve diğer yerbilimleri hizmetleri sunmaktadır. Firmamızın uzman Jeofizik ve Jeoloji mühendisleri arazinize gelerek önce gözlemsel araştırmalar yapmaktadır. Yapılan bu araştırmaların neticesinde Su Aramalarının yapılacağı yerler tespit edilip buralarda gerekli elektriksel ve elektromanyetik yöntemler kullanılarak Yer Altı Suyunun derinliği, Su tabakasının kalınlığı, yaklaşık ne kadar Su olduğu gibi konularda arazi sahibi bir raporla bilgilendirilmektedir. Firmamızın mühendisleri ayrıca; Su Sondajı yapılmadan önce Devlet Su İşleri'nden alınması gereken Yeraltı Suyu Arama Belgesi konusunda fenni mesulük ve müşavirlik hizmeti vermektedir.

Fore kazık

Zemin içerisinde açılan bir kuyuya konulan donatılar ve üzerine dökülen, kuyuyu tamamen dolduracak şekilde, beton ile yerinde imal edilen kazıklardır. Prefabrik hazırlanan ve yerine çakma suretiyle oturtulan kazıklara göre üstünlüğü sürtünme değerlerinin çok daha yüksek olması ve bu şekilde daha kısa kazıklar ile yeterli değerlerin sağlanmasıdır. Yapımı prefabrik kazıklara göre daha zor olmasına karşın, yapının yapılacağı alanın çevresinde dinamik hareketlere hassas yapılar olduğunda uygulanması zorunlu kalabilir...

Zemin İyileştirme

Üst yapıdan temel altına aktarılan statik ve dinamik yüklerin mevcut zemin tarafından karşılanamadığı durumlarda zemin taşıma gücünü arttırmak amacıyla yapılan uygulamalardır...

Jet Grout

Yer altı su seviyesinin yüksek olduğu gevşek zeminlerde kazık uygulamalarında (fore –mini kazık) zorluklar yaşanmaktadır. Bu tür zeminlerde Jet Grout yöntemi ile zemin iyileştirme daha sık kullanılmaktadır.

Taş Kolon

Zemin profilinde üst seviyelerde karşılaşılan yumuşak kil ve gevşek kum tabakalarının taşıma güçlerini arttırma, oturmaları kontrol etme amaçlı ıslah için zemin iyileştirmesi türünde Taş Kolon imalatıdır...

Zemin İyileştirme

Üst yapıdan temel altına aktarılan statik ve dinamik yüklerin mevcut zemin tarafından karşılanamadığı durumlarda zemin taşıma gücünü arttırmak amacıyla yapılan uygulamalardır...

Ankraj

Derin kazılarda düşey yer değiştirmelerin önlenmesi, yapıların dönmeye karşı emniyete alınması amacıyla yapılan yatay elemanlardır...
Bir yapı elemanını başka bir elemana sabitleme yöntemiyle birlikte çalışır hale getirmek.-Betonarme yapılarda çelik donatının beton içerisine bağlanmasıdır.
Ankrajlar, genel anlamı ile yapısal bir elemanı başka bir eleman ya da malzemeye sabitleyerek birlikte çalışır hale getiren yapısal elemanlardır. Zemin ankrajları sadece yapıları zemine sabitlemekle kalmayıp, zemin kütlesi, hidrostatik kuvvetler ve dış yükler kaynaklı çekme kuvvetlerini karşılayarak, bunları potansiyel göçme yüzeylerinin gerisinde tekrar zemine aktarır. Yapının dönme başta olmak üzere göçmesine neden olabilecek moment kuvvetlerine karşı koymasına yardımcı olur.

UYGULAMA ALANLARI
İksa / İstinat Duvarları Güçlendirme
Şev Stabilizasyonu
Kaldırma Kuvvetine Karşı Destek
Betonarme Baraj Gövdesi Stabilizasyonu

Ankrajlar servis ömrüne göre iki tiptir; geçici ankrajlar (servis süresi 2 yıldan az olan ankrajlar) ve kalıcı ankrajlar (servis süresi yapı ömrüne eşit olan ankrajlar).

İMALAT YÖNTEMİ
Zemin ankrajları için imalat sıralaması genel olarak aşağıdaki gibidir. 

Donatı Montajı

Ankrajda kullanılacak donatı hazırlanır.

Delgi yapılması
Delgi işlemi paletli hidrolik delici vasıtası ile yapılır. Zemin özelliklerine göre, delici olarak auger, rotary, matkap, dipten ya da üstten darbeli çekiç kullanılabilir.

Donatının yerleştirilmesi
Önceden hazırlanmış olan donatı delik içerisine monte edilir.

Enjeksiyon
Kuyu içerisine, enjeksiyon boruları yardımıyla enjeksiyon yapılır.

Germe / Kilitleme
Germe işlemi, enjeksiyon belirli dayanıma ulaştıktan sonra yapılır. Gerilme plakası ve ankraj kafası takıldıktan sonra hidrolik kriko yardımı ile donatı gerilir, test edilir ve çalışma yüküne ya da şartnamede belirtilen yüzdesine gerilerek kilitlenir.

ZEMİN ETÜDÜ NEDİR NASIL YAPILIR

Ülkemizde 17 ağustos depremi sonunda ehemmiyeti anlaşılan zemin etüt çalışmaları firmamız tarafından  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şartnamelerine uygun olarak yapılmaktadır. Zemin etüt çalışmaları için firmamızı arayabilirsiniz.
İMPO GROUP sahip olduğu zemin etüd sondaj makineleri, georadarsismikmicrotremör ve rezistivite cihazlarını kullanmaktadır. 
Zemin etüt çalışması öncesinde iş programı hazırlanmaktadır. Buna göre:
İnceleme alanı yakınında daha önce yapılan çalışmalar ve yapılan zemin etüt sondajları incelenerek sahanın jeolojik-jeofizik ve geoteknik özellikleri hakkında bilgi sahibi olunmaktadır.
Daha sonra sondaj programı yapılarak arazide zemin sondaj çalışmaları yapılmaktadır. Sondaj çalışmaları esnasında dolgu kalınlığı, yeraltı su seviyesi, zemin profili vb. özellikler belirlenmektedir. Zemin sondaj logları hazırlanmaktadır. Zemin ortamında (kum-kil-silt-çakıl) SPT (standart penetration test) deneyleri yapılmakta ve zeminden shalby tüpü ile UD (örselenmemiş numune) alınmaktadır. Alınan örselenmemiş numuneler yerinde etiketlenip, tüpün alt ve üst kesimleri hava almayacak şekilde parafinlenerek hemen laboratuara gönderilmektedir.
Kaya ortamda ise karotiyer vasıtasıyla yüzde yüz karotlu ilerleme yapılarak kaya ortamın TCR (toplam karot yüzdesi), SCR (Silindirik karot yüzdesi), RQD (kaya kalitesi) değerleri belirlenmektedir.

Zemin araştırmalarında ve yer altı yapılarının belirlenmesi haritalanması işlerinde georadar (gpr) yer radarı uygulamaları da yoğun olarak kullanılmaktadır.
Sondaj çalışması sonrasında sahaya gelen jeofizik mühendisleri sondaj verilerini de göz önüne alarak uygun sismik yöntemini (kırılma-yansıma-remi) ve uygun profilleri belirleyerek sismik çalışmaları yapmaktadırlar. Sismik çalışma ile sismik hızlar (Vp- Vs) ve zemine ait geoteknik parametereler, zemin hakim periyodu (To) belirlenmektedir.
Sismik çalışmayı takiben sahada yeraltı su seviyesini ve zemin tabakalarını tespite yönelik olarak rezistivite (schulumberger) etüd çalışmaları yapılmaktadır.

Sondajlardan alınan örselenmiş ve örselenmemiş zemin numuneleri üzerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetki belgeli laboratuarda:

-Üç eksenli basınç dayanımı
-Serbest basınç dayanımı
-Elek analizi
-Konsalidasyon
-Atterberg Limitleri
Deneyleri yapılmaktadır.
Kaya ortamda ise:
Nokta yükleme ve basınç deneyleri yapılmaktadır.
Sondaj, jeofizik ve laboratuar çalışmalarından elde edilen veriler kullanılarak, zemin parametreleri (c,f, v.s.) , potansiyel sıvılaşma durumu, Y.A.S.S depremsellik, sıvılaşma, zemin hakim periyodu ve inşaatla ilgili önerileri içeren, yapıda kullanılacak temel sistemi ile ilgili önerileri ve temelde kullanılacak parametreleri içeren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı formatına uygun zemin etüt raporu hazırlanmaktadır.

Mikrotremor Yöntemi

Mikrotremör yöntemi herhangi bir kaynağa ihtiyaç duymadan yerin doğal titreşimi dinleyerek zeminin hakim titreşim periyodunun belirlendiği bir yöntemdir. Diğer yöntemlerin aksine açılım, dizilim gerektirmeyen bu yöntem şehir içinde kalmış dar alanlarda en rahat uygulanabilecek jeofizik yöntemdir. Bir hız ölçer kullanılarak belirli bir süre 3 bileşende kaydedilen yerin doğal salınımı kullanılarak, Yatay/Düşey spektral oran hesaplanır zemin büyütme eğrisi elde edilir. Zemin büyütme eğrisinde eğer bir pik varsa bu zemin hakim titreşim frekansını göstermektedir. Zemin hakim titreşim periyodunu en doğru tespit edebilen yöntem mikrotremör yöntemidir.

Mikrotremör verilerinin değerlendirilmesinde bir çok yöntem mevcuttur. Bunlar;

·         Fourier genliklerinin veya güç spektrumlarının yorumlanması

·         Referans noktasına göre spektral oran

·         Yatay bileşenin düşey bileşene spektral oranı

·         Sıfır Kesme

Ancak zemin hakim titreşim periyotunun belirlenmesinde en yaygın olarak kullanılan yöntem "Nakamura Yöntemi" olarak da bilinen tek istasyon yöntemidir.

Mikrotremör esas itibariyle bir yöntem isminden ziyade bir titreşim türüdür. Mikrotremörler yer içerisindeki düşük genlikli sürekli titreşimlerdir. Bu titreşimleri hem doğal hem de yapay kaynaklar meydana getirebilir. Bunlar okyanus dalgaları, rüzgar, gel-git olabildiği gibi insan yaşamından kaynaklanan trafik, endüstriyel makineler, sanayi gürültüleri de olabilir.

Rezistivite Etüdü Yöntemi

Su sıkıntısı yaşanan bölgelerde sondaj çalışmalarına karar verilmeden önce bölgenin yeraltı suyu potansiyelini , hidrojeolojisini ve formasyon  tespitini öngörmek amacı ile yapılan ön fizibilite çalışmasına etüd diyoruz.

JEOFİZİK REZİSTİVİTE ETÜDÜ NEDEN YAPTIRMALIYIZ?  

1. Sahada yeraltı suyunun bulunup bulunmadığı,
2. Suyun çıkabiliceği derinlik,
3. Yeraltında suyu tutan tabaka,
4. Suyun tuzluluk (NaCl), acılık (CaSO4) veya diğer kirlenmelere maruz kalıp kalmadığı, dolayısıyla işe  yarayıp yaramayacağı anlaşılabilmektedir.

Böylece boş yere yatırım yapılması önlenmiş olur. Buda milli ekonomiye katkı demektir. Özellikle sahil  kesiminde deniz suyu girişimi tehlike teşkil ettiğinden rasgele sondaj kuyuları açılmamalıdır

Etüd çalışmaları bizzat sahada Jeofizik mühendislerimizin dikey elektriksel (rezistivite ) ölçü alınarak yapılmaktadır. Daha sonra bilgisayar ortamında bu verilere değerlendirilerek bölgenin hidrojeolojisi çıkartılarak sondaj çalışmalarına yön verilmektedir.

Elektrik özdirenç (Rezistivite ) Yöntemi

Kayaçların elektrik özelliği denince ilk akla gelen elektrik akımının kayaç içine iletilmesidir. Elektrik metotlar açısından kayaçların en önemli elektrik parametresi iletkenliktir. İletkenliğin tersi direnç ( rezistivite)  olarak bilinir.
Özetle yer katmanlarının elektrik akımının geçmesine gösterdikleri direnci ölçmeyi esas alan yönteme verilen addır. Elde edilen değerlere özdirenç adı verilir ve ohmmetre cinsinden ifade edilir.

Sıcak ve soğuk yer altı suyu, kömür, endüstriyel hammadde, arkeolojik kalıntı vs. aramalarında kullanılır. 600+600 metre veya gerektiğinde daha fazla açılımlar yapılabilir. Üçgen lokasyon yöntemi ile de doğrultu ve dalım tespit edilir.
Arazi elverdiğinde panel diyagram çalışması ile veya panel blok çalışması ile 2 boyutlu ve üç boyutlu rezistivite  etütleri yapılarak, akiferler ile akiferlerin tavan ve taban topografyaları tespit edilir. Bu modelden yararlanılarak optimum verimli , en ekonomik derinlikli ve en az sayıda mekanik yer altı suyu sondajı önerilir. Bu sondajlar neticesinde çıkacak suların debileri Ton/gün veya lt/sn olarak tahmin edilir.

Rezistivite etütleri ile aşağıdaki problemlerin de çözülmesi mümkündür. 
* Yer altı suyu aranması,
* Yer altı suyu derinliği tespiti,
* Yer altı katmanlarının belirlenmesi, ana kayanın  bulunması,
* Gömülü fayların bulunması.
* Gömülü mezarların bulunması,
* Lahit ve tarihi eser aranması,
* Yeraltında bulunan boşlukların bulunması,
* Taban kayanın özellikleri

ÇED Nedir?

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreçtir. Bu süreç, kendi başına bir karar verme süreci değildir;  karar verme süreci ile birlikte gelişen ve onu destekleyen bir süreçtir. Yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli veya geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini de içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesidir.
ÇED'in amacı; ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın, çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında korumak, planlanan bir faaliyetin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin önceden tespit edilip, gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır. 
ÇED’in temel görevi, projelerle ve gelişmelerle ilgili karar vericilerin daha bütünsel, yani karara etkiyecek birden fazla faktörü göz önüne alır bir şekilde daha sağlıklı karar vermelerini sağlamak için, onlara projelerden kaynaklanabilecek çevresel etkileri net bir şekilde göstermektir.
ÇED,  projelerle ilgili bütün ilgili tarafların bir araya geldiği ve görüş, kaygı ve önerilerini ortaya koyabildikleri  demokratik ve şeffaf bir süreçtir. İlgili taraflar  bu süreç içerisinde ortaya koydukları teknik bilgi ve görüşlerle projenin en optimal şekilde gelişimine katkı sağlarlar.

Önerilen projeye getirilen çeşitli alternatiflerin ÇED çalışması kapsamında incelenmesi, çevresel faydaları arttırırken, proje sahibinin maliyetlerini azaltabilecek başka seçenekler de sunabilir. Halkın katılım süreci sayesinde, ilgili taraflar, proje sahibi ve kamu kurum kuruluşları  arasında güven duygusu oluşturur ve katılımcı tabiatı sayesinde de ÇED süreci, o ülkenin genel demokratik sürecine katkıda bulunur.
Faydalarını kısaca özetlemek gerekirse:

 - Tasarım aşamasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumları önceden görerek “etkisiz hale getirmesi için gerekli tedbirleri ortaya koyması, olumsuz etkilerin minimize edilmesini sağlaması”

          - Proje sahibi için maliyet-azaltıcı seçenekler sunması,

          - Karar verme sürecine yönelik daha güvenilir, bütünsel ve işbirlikçi bir yaklaşım, demokrasiye katkı.
Sonuç olarak;

1969 yılında ABD’de yürürlüğe giren Ulusal Çevre Politikası Kanunu (National Environmental Policy Act) kapsamında dünya ile tanışan ve gerek ABD, gerek AB ülkeleri, gerekse diğer dünya ülkelerinde  halen en etkin çevre yönetim aracı olarak yerini alan ve gün geçtikçe de bu yeri sağlamlaştıran ÇED, ülkemizde  7 Şubat 1993 tarihinden bu yana uygulanmaktadır.

Türkiye’de sağlam bir çevre yönetimi oluşturmanın esas temelini ÇED sürecinin yasal, kurumsal ve teknik altyapı açısından güçlendirilmesi teşkil etmektedir.
 
   Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinde (ÇED YÖNETMELİĞİ) tanımlanan çeşitli faaliyetlerin, çevresinde ve dolayısıyla çevresinde yaşayan tüm canlılar üzerinde yaratacağı olumlu ve olumsuz, sürekli veya geçici olası etkilerinin çeşitli boyutları ile incelenmesi, risklerin analiz edilmesi, alternatif çözüm önerilerinin ortaya konulması ve dolayısıyla faaliyetin sosyal ve ekonomik yönden bir bütünlük içinde değerlendirilmesidir.

Mikrotremör Yöntemi

Mikrotremör yöntemi herhangi bir kaynağa ihtiyaç duymadan yerin doğal titreşimi dinleyerek zeminin hakim titreşim periyodunun belirlendiği bir yöntemdir. Diğer yöntemlerin aksine açılım, dizilim gerektirmeyen bu yöntem şehir içinde kalmış dar alanlarda en rahat uygulanabilecek jeofizik yöntemdir. Bir hızölçer kullanılarak belirli bir süre 3 bileşende kaydedilen yerin doğal salınımı kullanılarak, Yatay/Düşey spektral oran hesaplanır zemin büyütme eğrisi elde edilir. Zemin büyütme eğrisinde eğer bir pik varsa bu zemin hakim titreşim frekansını göstermektedir. Zemin hakim titreşim periyodunu en doğru tespit edebilen yöntem mikrotremör yöntemidir.

Mikrotremör verilerinin değerlendirilmesinde birçok yöntem mevcuttur. Bunlar;

·         Fourier genliklerinin veya güç spektrumlarının yorumlanması

·         Referans noktasına göre spektral oran

·         Yatay bileşenin düşey bileşene spektral oranı

·         Sıfır Kesme

Ancak zemin hakim titreşim periyotunun belirlenmesinde en yaygın olarak kullanılan yöntem "Nakamura Yöntemi" olarak da bilinen tek istasyon yöntemidir.

Mikrotremör esas itibariyle bir yöntem isminden ziyade bir titreşim türüdür. Mikrotremörler yer içerisindeki düşük genlikli sürekli titreşimlerdir. Bu titreşimleri hem doğal hem de yapay kaynaklar meydana getirebilir. Bunlar okyanus dalgaları, rüzgar, gel-git olabildiği gibi insan yaşamından kaynaklanan trafik, endüstriyel makineler, sanayi gürültüleri de olabilir.

Mikrotremor Yöntem Uygulamaları

 Depremler sismik patlamalar dışında doğal ve doğal olmayan nedenlerle oluşan, periyotları birkaç saniyeyi aşmayan, yeryüzünün titreşim hareketlerine genel olarak mikroseism (çok küçük yer sarsıntıları) denir. Mikrotremor (titreşimcik) ifadesi 0,05 ile 2 sn. aralıklı kısa periyotlar için kullanılır.
Titreşimcikler depreme dayanıklı bina yapımında sismik faktörlerin saptanabilmesi amacıyla kullanılır.
* Rüzgar, dalga ve kültürel gürültülerin tespiti ile analizleri
* Zemin hakim periyotunun bulunması
* Mikro bölgelendirmenin yapılması
* Yerin potansiyel geoteknik risklere karşı tanımlanması
* Bölgelerin deprem duyarlılıklarına göre sınıflaması
* Risk haritalarının yapılarak deprem zararlarının en aza indirgenmesi
* Sarsıntı sırasında zemin ve yapı davranışlarının saptanması

Sismik Yöntem
Sismik inceleme metotları suni olarak  elde edilen depreme benzer sarsıntılarla yeraltının yapısını incelemekte kullanılır. Yeryüzünde ya da yeryüzüne yakın bir derinlikte belirli bir işlem sonucunda esneklik dalgaları üretilir. Bu dalgaların yer altında yayılırken yansıma ve kırılmalarından oluşacak dalgalar yeryüzünde alıcı aletlerle kaydedilir. Kaydedilen parametre bir dalganın kaynaktan çıkıp alıcıya gelmesi için geçen zamandır. Ayrıca kaynak ile alıcı arasındaki uzaklık yeryüzünde ölçülebildiğinden bilinen bir parametre olarak hesaplarda kullanılır. 
Sismik Yöntem Yetenekleri
* Deprem büyütme katsayısı,
* Yatak katsayısı,
* Eksensel Young Modülü,
* Zemin hakim periyodu,
* Maksimum taşıma kapasitesi
* Oturma miktarı
* Zemin emniyet gerilmesi
* Fay tespiti ve takibi
* Sismik P, S, Rayleigh dalga hızları
* Her katmana ait kritik ve eğim açıları
* Katmanlar yatay ise katman derinlikleri
* Olası katman petrografik kestirimleri
* Katman dinamik yoğunlukları
* Lamda sabitleri
* Poisson oranları
* Young, Bulk ve Shearing Modülleri
* Doğal frekanslar
* Zemin taşıma gücü
* İçsel sürtünme açıları
* Etkin yer ivmesi

JET GROUT YÖNTEMİYLE ZEMİN ISLAHI

Yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu gevşek zeminlerde kazık uygulamalarında (forekazık-mini kazık) zorluklar yaşanmakta ve uygulamalar ekonomik olmamaktadır. Bu tür gevşek - sıkıntılı zeminlerde jet grout yöntemi ile zemin iyileştirme uygulamaları hızlı ve ekonomik oluşu nedeniyle  tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Firmamız ileri teknolojik ekipman ve donanımıyla kazık uygulamaları yanında jet grout yöntemini de başarı ile kullanmaktadır. Firmamız sahip olduğu jet grout seti ile jet grouting uygulamalarını başarılı bir şekilde yapmaya devam etmektedir.
JET GROUT YAPIM YÖNTEMİ

 Tanım 

Jet grout kolonu, 300 - 600 bar, genellikle 400-450 bar basınçla püskürtülen su ve çimento karışımının zeminin boşluklarını doldurup ve sıkıştırılması suretiyle elde edilir. Yüksek basınç, sevk edilen enjeksiyonun (grout) nozzle’lardan geçerken yüksek bir kinetik enerji kazanmasını sağlar. Su-çimento karışımının hızı 250m/sn değerlerine ulaşarak, enjeksiyon zemini yırtarak zeminle birleşerek çimentolu zemin yapısı -soilcrete- oluşur. 

Delme 
Delgi sırasında kuyu ağzının yer altı su seviyesinin üzerinde olması çalışabilme açısından tercih edilir. Delme metodu zemin cinsine bağlı olarak seçilir. Delme işleminin kolaylaştırılması, uç takımın soğutulması ve zeminin enjeksiyona hazırlanması amacıyla delme sırasında değişik akışkanlar kullanılabilir. Bunlar su, hava, bentonit şerbeti veya grout olabilir. 
Uç takımı olarak yumuşak karakterli zeminlerde genellikle kil matkabı, sert karakterde ise tricone bitler ve bloklu zeminde DTH elemanlar kullanılır. Bağlantı manşonlarında 600 - 700 bar basınca dayanıklı sızdırmazlık elemanları ve delgide 90 mm çapında tijler kullanılır. 

 Enjeksiyon 
Projede belirtilen derinliğe ulaşıldığında delme ve akışkan basma işlemi durdurulur. Çelik bir bilye grout borusuna yollanarak groutun yönü ‘monitor’ diye adlandırılan ve delgi ucunun hemen arkasında bulunan 2.0mm – 2.5mm çapındaki 2-4 adet nozzle ’ları taşıyan takıma çevirilir. Su/çimento oranı genelde 1/1 dir ancak proje koşullarına göre 0,7 ye kadar inebilir.
Yüksek basınçlı grout pompalanmaya başlanması ile enjeksiyon fazına geçilir. Takriben 250 m/sn hızlı grout, delici takımın rotasyon hareketi ile dairesel kesitli bir grout tabakası formunu alır. Delici takımın önceden belirlenmiş dönme hareketi sabit bir hızla çekme hareketi ile birleşince düşey kolon şeklinde bir yapı meydana gelir. 
Zemine çimento enjeksiyonu istenilen, jet grout üst kotuna kadar yapılır. Enjeksiyonun kinetik enerjisinden zarar görmemek için, jet grout üst kotu her zaman yüzeyden 30cm aşağıda bırakılmalıdır. 
Basınçlı enjeksiyon sırasında delici takımın etrafından dışarıya belli miktarda zemin materyali taşması uygun görülür. Bu durum, grout ile karıştırılan zemin içinde aşırı basınç oluşmadığına işaret eder. Aşırı basınç oluşması halinde zeminde kırılmalar ve kolonlarda süreksizlik gibi problemler meydana gelebilir. 
Parametrelerin Belirlenmesi
Oluşacak kesitlerin ebatları zemin özelliklerine bağlı olduğu gibi; dönüş hızı, çekme hızı, grout basıncı, grout debisi, nozzle çap ve adedine de bağlıdır. Aşağıda tabloda çapa bağlı yaklaşık olarak sarf edilecek çimento, enjeksiyon miktarları verilmiştir.

JET GROUT YÖNTEMİYLE ZEMİN ISLAHI

Yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu gevşek zeminlerde kazık uygulamalarında (forekazık-mini kazık) zorluklar yaşanmakta ve uygulamalar ekonomik olmamaktadır. Bu tür gevşek - sıkıntılı zeminlerde jet grout yöntemi ile zemin iyileştirme uygulamaları hızlı ve ekonomik oluşu nedeniyle  tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Zemin Araştırma Merkezi ileri teknolojik ekipman ve donanımıyla kazık uygulamaları yanında jet grout yöntemini de başarı ile kullanmaktadır. Firmamız sahip olduğu jet grout seti ile jet grouting uygulamalarını başarılı bir şekilde yapmaya devam etmektedir.

SU SONDAJI SU ARAMA

Modern sondaj makine ve kompresörleri ile su sondaj çalışmalarına yapmaktadır. Sondaj talepleriniz ve bilgi almak için firmamızla irtibat kurabilirsiniz.
Sondaj sahası firmamız mühendislerince incelenerek arazinin jeolojik-hidrojeolojik özellikleri belirlenmekte ve sahada su arama (rezistivite) etüdü yapılmaktadır. Etüt sonucu akifer özelliği olan tabakalar su alınabilecek kırık ve çatlaklar) derinlikleri tespit edilmektedir. 


Sondaj öncesinde yapılacak su arama-hidrojelojik çalışmalar, sonucunda uygun sondaj noktası, sondaj derinliği belirlenmektedir. Çalışma alanı yakınında bulunan komşu kuyuların derinlikleri sondaj esnasında karşılaşılan problemler konusunda bilgi sahibi olunması yapılacak sondaj çalışması öncesinde önemlidir. Bütün bu ön çalışmalar neticesinde bir kuyu projesi oluşturulmalıdır. 


Sondaj yapılacak alan en az 2 adet büyük kamyonun (Sondaj makinesi kamyonu ve komprosör kamyonu) gireceği ve personelin çalışabileceği genişlikte olmaktadır. Plansız kentleşme ve yapılaşma nedeniyle sondaj noktasına sondaj makine ve ekipmanlarının çekilebilmesinde zorluklar yaşanmaktadır. Saha darlığı olan yerlerde (bodrum vb.) firmamız portatif sondaj makineleri ile sondaj yapmaktadır.
Çalışma alanı zemini kaya ortam ise yüksek debi ve basınçlı (25 bar) komprosör ve çekiç vasıtasıyla delme işlemi yapılmaktadır. Zeminin killi-kumlu çakıllı birimlerden oluşması halinde ise çamur sirkülasyonu vasıtasıyla sondaj işlemi yapılmaktadır. 
 Zeminin özelliklerine göre her iki yönteminde kullanılması gereken durumlar olabilmektedir. Havalı yöntem her ne kadar kompresör maliyeti ve yakıt gideri fazla olsa da sondaja ciddi manada hız kazandırmaktadır. İlave olarak havalı rotary su sondajı esnasında aşağıda olan su hava tazyiki ile yukarı çıkmakta ve kuyunun su verimi hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir. Ancak yukarıda bahsedildiği gibi teknik olarak her zeminde havalı sondaj yapma imkânı yoktur. Çamur sirkülasyonlu rotary su sondajı esnasında ise kuyu tamamlanıp techiz edilip kompresör ile hava verilinceye kadar kuyunun su verimi hakkında elimizde ciddi tereddütler vardır.
Yıkılma dökülme vb. zemin problemlerinin olmadığı kuyularda kaya ortamda günde 100 m’ye varan sondajlar yapılabilmektedir. Sondajlarda genelde kuyular hep yıkılır dökülürler. Delme işlemi esnasında kuyularda özellikle üst kesimlerde yıkılmalar gözlenebilmektedir. Bu gibi durumlarda kuyuda muhafaza borusu kullanılması gerekmektedir. Muhafaza işleminde genel olarak 6" ve 8" metal muhafaza boruları kullanılmaktadır.


Özellikle çamur sirkülasyonlu su sondajında kuyudan gelen malzemeden belli aralıklarla numune alınarak jeolojik yapı ve su verebilecek tabakalar hakkında bilgi sahibi olunması sondajın verimi açısından önemlidir. Kuyudan gelen numune ve su durumuna göre kuyu projesinde değişiklikler yapılabilmektedir. Kuyu işverenin onayı ile derinleştirilebilir, kısaltılabilir (aşırı su durumunda), kuyu yeri değiştirilebilir.
Muhafaza borusu indirilmesi ve delgi işlemini takiben kuyu techiz borusu ile techiz edilmektedir. Techiz borusunun bazı kesimleri kapalı (düz) bazı kesimleri ise filtreli dir. TSE li, DSİ şartnamelerine uygun plastik techiz boruları ülkemizde de üretilmekte ve sondaj işlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. en çok kullanılan techiz borusu sırasıyla 140 mm., 175mm. ve 200 mm. dir. 
Kuyunun techiz işlemini takiben kuyu çakıllanarak yüksek basınçlı kompresör ile temiz su gelinceye kadar inkişafı yapılır. Kuyu içerisinde bulunan gözeneklerdeki kil-silt gibi malzemelerden kuyu arındırılır. havalı delme ve inkişaf esnasında kuyudan gelen suyun miktarı ölçülerek kuyu verimi ve debisi, statik, dinamik seviyeler, pompanın yerleştirileceği kuyu derinliği hakkında bilgi sahibi olunmaktadır.
Kuyu inşaat ve montaj işlemlerin tamamlanmasından sonra kuyu etrafına, 1x1x0,5 m. beton bir blok yapılmalıdır. Kuyumuz artık dalgıç pompa indirmeye ve su alınmaya müsaittir.

  KUYU BAKIMI VE KUYU TEMİZLİĞİ
Sondaj kuyuları jeolojik yapıya bağlı olarak (kil-silt oranının yüksek oluşu vb.) temizlenmeye ihtiyaç duyarlar. Kuyu temizliğinde en çok kullanılan yöntem yüksek basınçlı ve debili kompresör vasıtasıyla kuyunun temizlenmesidir. 
Temizlik öncesi kuyuda mevcut dalgıç pompa çıkarılır. Kuyuya pompasız olarak borular yeniden indirilir. Yukarıdan kademeli olarak kompresör ile hava verilir (ani olarak hava verilmemelidir, borular kuyuda zarar görebilir). Kuyudan temiz su gelinceye kadar kuyuya hava verilmeye devam edilmelidir (kuyuda su var ise). Temizlik işlemi sonunda kuyu eski temizliğine ve debisine ulaşır. Ancak yeraltı su seviyesinin zaman içinde düşmesine bağlı olarak temizlik işleminden verim alınamadığı durumlarda olabilmektedir.




Sosyal Medyada Paylaş